Çarşamba, Eylül 01, 2010

Büyümüş de küçülmüş seni!


Bu ara öğle uykularının süresi uzadı nedense, uyandırmasan 3 saati bulacak! Artık nasıl yoruyorsa kendini!
Geçen gün dayanamadım uyurken yanına gittim. Bizim oda serin diye, bizim yatakta yatıyor sereserpe. Uzandım yanına, kokluyorum, öpüyorum. Neyse seninki 1001 naz niyaz uyandı. Oynamaya başladık yatakta. Sesimizi duyan babamız da geldi. Biraz oynadık, kurabiyecik sıkıldı. Babası da takıldı:
-E, yat biraz daha kızım.
Cevap 2'mizi de yamulttu:
-Yok yok yatmiiiim, cok başım arıdı:)

Sakız fenomeni

Bu cimcime 3 ayrı evde büyüdüğünden olsa gerek, her seferinde benim bilmediğim bir adetle dikiliyor karşıma.
-Anne, şeker yiycem ben.
-Olmaz annecim, karnın aç.
yemek yeniyor. aradan 1 saat geçmiş. Seninki dikiliyor karşıma:
Yemek yediiiiiim, şimdi şekeeeeeeeer.
İki elini yana açıp tataaaaam şeklinde bir duruşu var ki, yerim onu ben.
Şeker vermek istemiyorum ya, bu sefer yeni bir bahane buluyorum.
-Aşkım uyuyacağız ama birazdan...
-Uyanınca şeker tamam mı?
Tamam caadı, tamam!
Ha, madem şeker vermiyosun, neden evde şeker var mı diye merak edildi?
Benim dışımda gelişti diyelim.

Gelelim sakıza. Bağımlılık gibi bişey geliştirdi sakıza karşı. Ama o kadar uyanık ki, ağzına alıyor tadı geçince yenisini istiyor. Buraya kadar normal tabii, ama tadı geçen sakızı yutmasa keşke! İçinde sakız ağacı çıkacak diye çoook korkuyorum. Şaka bi yana, sahiden bir zararı olur mu acaba?



Baaaaaak sakızım benim bu:)

Kendi kendine yemek

Balkondayız, akşamüstü kahvaltısı:)

Çatalıma takıyım, takıyım:)

Hmmmmm, beyendim, beyendim...


Herşeyi bi ikileme huyu var bu kurabiyenin:) İşini sağlama mı bağlıyor ne?


Ve 3. favorimiz


Ve oyuncaklardan 3. favorimiz Mc Donald's Amca'nın lotosu. Bizim klasik tombala gibi bişey. 2 yaş üstü çocuklar için. 4 kartonumuz var. Her bir karton üzerinde bir çiftçi ve 6 çiftlik hayvanı ya da eşyası. kutudan kart çekiyorsun, kendi kartonunda varsa yerine yerleştiriyorsun.
Şimdi, 4 kartonu da babalar gibi diziyoruz önümüze. Tıkır tıkır yerleşiyor tüm kartlar.


Sonunda da bir alkışı hakediyoruz tabii!!!!








Dıgıdık dıggıdık

Bu da annesinin küçüğüme son armağanı... Evde çeşitli adları var kendisinin: bambık, dıgıdık, atım... Ama geçen gün yanına gidip:
-Gel orkitim beraber gidelim.
diyince koptum.
Şimdi siz bu çocuk nereden öğrendi orkidi diyeceksiniz değil mi? Hemen açıklayayım. Birkaç ay önce, Ebrukuş'a yemeğe gitmiştik Saadet, kızım ve ben. O gün babası bakmıştı kızıma, birazcık yormuş babayı heralde ki, ben işten eve gelir gelmez, Ayşe Duru'yu çantası sırtında kapının önüne koyuverdi. Biz de yola çıktık. Takside farkettim ki, bizim yorgun baba, kızımıza bez koymayı unutmuş. Neyse, bi yemek yiyip döneceğiz nasılsa diye düşündüm ama benim cicozun yemeğe oturur oturmaz kaka yapacağını düşünemedim! Yakında market yok, hemen gitmek olmaz... Ne yapalım diye düşünürken Ebrukuş, bir gece orkidi getirdi. Ve bizim zillinin altını temizleyip orkidi taktım. Ama bu arada biz gülmekten altımıza yaptık tabii. Bizimki de anladı komik birşeyler olduğunu, orkid kelimesine takılıverdi. Altını işaret ediyor, orkidim diye diye gülüyor. Neyse eve geldik, bezimize kavuştuk. Konu unutuldu. Ya da ben öyle sanmışım... Bir hafta kadar sonra, akşam iş çıkışı anneannesinden aldım, servise bindik Ayşe kızımla. O gün de servis pek bi sessiz. Tıngır mıngır gidiyoruz. O sessizlikte bizim cadının sesi patladı:
-Orkidiiiiiiiim!
Ben donup kaldım. Ön koltuktayız. Koca koca adamlar var arkamda. Dönüp bakamıyorum. Bi yandan da Duru'yu susturmaya çalışıyorum ama bizimki coştukça coştu. Bas bas bağırıyor, hem de arka arkaya:
-Orkidiiiiiiiim. Orkiiiiiiiiiiiit.... Orkidimmm
Neyseki Çiçek Abla'da çikolata varmış da verip susturduk. Gazamız mübarek olsun!
İşte şimdi de tam unuttu derken atına orkidim diyo yawww!

Kuzular ne der annecim?
Meeeeeeeee!
Horozlar?
Üüüüüüüüüüürüüü!
Kediler?
Miaaaaaaaaaaau!
Peki atlar?
Dıgıdık dıgıdık...
Peki, anlaşıldı....



Bu da Nasreddin Hoca:)

Hadi şimdi sen yüyü!



Yalnız kovboyun uykusu gelmiş:)



Mr Potato Head

Tanıştıralım bu halamızın aldığı yeni oyuncağımız Bay Patates Kafa.
Her yeni oyuncak gibi bu ara o rövaçta. Hatta gece yatarken Sünger Bob'un pabucunu bile dama atarak onu istiyor bizim kurabiye.


Böyle her bir parçası sökülebiliyor.


Ve türlü şekle giriyor bizim patates kafa.







Dün doktora gittik

Dün rutin kontrol, bir de aşımız için doktora gittik. Nilüfer teyzemiz pek bi büyümüş buldu bizi. E, zaten 92 santim de olmuşuz, 1 metreye ne kalmış şurda:)

Hakikaten pek bi uslu durdu bizimki doktorda. Sedyeye oturdu, doktor göğsünü dinlerken, aleti eline alıp evirip çevirdi, 'Bu ne?' diye sordu. Sonra doktor teyzemiz kulaklarımıza, ağzımıza, dişlerimize baktı. Tabii bunların her birini kucağımızdaki bebeğe de yaptı. Ama bebeğin sadece bir kulağına bakınca, bizimkinden itiraz yükseldi:
-Öbüy kulaağı?