Çarşamba, Mayıs 26, 2010

Yeşim Teyze mersiiiii

Yeşim Teyzesi kızıma masa ve sandalye aldı.....
Bizimki pek sevindi. Bir büyük havalarına girdi
sormayın. Oturuşa baksanıza:)


O parmağı yerim ben:)
Büyüdü de akıl öğretiyor:)




Her şey masasında yapılıyor artık. Yemek yiyor, resim yapıyor, kitap okuyor...






Yazlık sezonu açıldı...

2-3 hafta önce haftasonunu yazlıkta geçirdik, silivri'de. Ayşe Duru, anne, baba ve anneannemiz. Şansımıza hava da pek sıcaktı. Bizim concon coştu tabii...
Büyüdü de, kumlarla oynuyor yahu...






Yüksek korumalı kreme rağmen, hafiften yandı da zilli, pek tatlı oldu...












Yine Yeşilköy


Yeni bir Yeşilköy günü...
Elimde Tenis Kulübü'ndeki abilerin verdiği top, diğer elimde de eprizim... (Sürpriz demek istiyor kendisi. Bir gün yolda bir kozalak bulduk. Onu Saadet'in kedisi Tırtıl'a götürdük oynasın diye. yani ona epriz yaptık. Artık tüm kozalakların adı 'eprizim'!)
Yaşasın özgürlük!!!!


Ohhhh mis gibi deniz havası!






Şu ata binip sahilde biraz koştursam mı acaba?
(Anne yanlarında olmadığı için görüntüleyemedi ama, baba-kız deniz kenarına gittiklerinde, bizim concon ayağımı suya sokacağım diye tutturmuş. Babası da fora etmiş ayakkabıları çorapları. Bizimki bir geldi babasının kucağında ayaklar ıslak ve buz gibi ama yüzünde güller açıyor! Karnı ağrıyacak diye korktum ama bir şey olmadı, maşallah dayanıklı kızıma...)



23 Nisan-3


Palyaço abiler hazırlanıyor...
Ben de çooook yoruldum.
Şu çimenlerin üzerinde biraz dinleneyim bari....





Ohhh! Çok rahatmış:))))


23 Nisan-2

Ben toplara gidemezsem, toplar bana gelir.
Persi Adet!

Cüneyt abim, Efe ve ben...





Efe top ister misin?












23 Nisan kutlu olsun...

23 Nisan'da Yeşilköy'deydik... Önce Cüneyt Abi'nin restoranında yemek yedik...
Bu, restorana adını veren Efe...
Cüneyt abinin oğlu.
Babası gibi yakışıklı...
Babasını öyle sevdim ki., benim için bir rekor gerçekleştirip
tam 45 dakika kucağında oturdum. Onu ilk defa gördüğüm halde, anneme el sallayıp onunla sahile indim...

Adet'i de ihmal etmedim bu arada tabii...


Hadi şuradaki top havuzuna gidelim!




Ne kadar da kalabalık! İçine girsem ezilirmişim, anne izin vermedi...
Ben de Adet'in kucağından seyrederim o zaman:)










Karşılama...

Artık havalar güzelleşti ya, bazen baba-kız anneyi karşılamaya geliyor, servisten indiği yere...
Erken çıktılarsa, biraz geziyor, ya da parka gidiyorlar...












Arkadaş pek cool yalnız! Tek başına takılmaya da bayılıyor!!!






Masal


Yeni trendlerimizden biri de masal...
Geceleri yatarken ona anlattığım masallar (ki çoğu tamamen uydurma, sonra bir masal kitabı
yazmayı düşünmüyor değilim:)) öyle hoşuna gidiyor ki, bazen gündüz de istiyor...
Kucağıma tırmanıyor...

-Masal masal...
-Tamam annecim... Ormanın derinliklerindeki deliğinde yaşayan bir tavşan varmış....
-Yok yok... Turbaaa turbaaa!
-Kurbağa masalı mı istiyor kızım?
Baş sevinçle sallanıyor...
Masal başlıyor...




Dikkate bakar mısınız!!!
Yerim kız ben seni:)))

oyuncaklar

Epeydir yüzüne bakmadığı oyuncaklar, bu aralar pek rövaşta niyeyse:)
Bir de aidiyet kavramıyla tanışmaya başladı küçük cadı. 'Benim Benim"...
Yeni bir kıyafet, oyuncak birilerine 'Baaaaaak!' şeklinde gösteriliyor artık:)
Bebeği...

Sünger Bob'u...



Serpil Teyzesinin aldığı pantar:
-Parsım! Parsım!

Yeşim Teyzesinin aldığı konuşan köpeği...






Annecim oynamaktan yoruldum, kucağına yatsam, sana şımarsam, beni öpüp koklar mısın?
Olma mı:)))

pembe ve üzüm







Çektim pembeleri üzerime üzüm yiyorum.
Bu üzüm ne nefis bir meyve ya... Bebekliğimden beri çok seviyorum da, içinde çekirdek olmayanlarını.








Bu kırmızı olanların içinde çekirdekler var, üşeniyorum çıkarmaya, yutuyorum ben de!





Banyo eğlencesi











Bayılıyoruz banyo yapmaya. Ama yıkanma kısmına değil! Hele saçlarımızın yıkanmasına gıcık oluyoruz:))))
Oyun oynamaksa işin keyfi! Boyalar, su kitapları, ördekler, balıklar...